Menisküs yırtığı tedavisi; yırtığın büyüklüğü, yırtığın yeri ve hastanın aktivite düzeyine göre değişir. Bazı hastalar ameliyatsız tedavilere iyi yanıt verirken, bazıları ameliyat olmak zorundadır. Menisküs yırtığının yeri en önemli faktördür. Çünkü bu durum yırtığın ne kadar iyi iyileşeceğini belirler.
Bu kısımdaki yırtıklar kolay iyileşme eğilimindedir. Küçük veya orta büyüklükte yırtıklar ameliyatsız tedavilere iyi yanıt vermektedir. Mesela soğuk lazer terapisi kan dolaşımını artırarak ve besinlerin hasarlı kısma gelmesini sağlayarak iyileşme ve tamir prosesini sağlayabilecek bir tedavidir.
İçteki menisküsün 2/3'lük kısmına kan ulaşımı yoktur ve bu kısım iyileşmez. Genellikle tavsiye edilen artroskopik ameliyat bile bu kısmın iyileşme özelliği olmadığı için yeterince işe yaramayabilir. Özellikle yaşı ilerlemiş hastalar için iyileşme zor olabilir.
Düşük yoğunluklu lazer terapisinin sinir hücrelerini koruduğu ve fonksiyonlarını sürdürdüğü belgelenmiştir. Aksonal yeniden büyümeyi ve miyelinizasyonu artırır, lezyon bölgesindeki yaralı dokuyu azaltır ve hatta omurilikteki motor nöronlarıyla alakalı dejenerasyonu azaltabilir.
Byrnes et al, farelerde omurilik yaralanmasında transkutanöz (deri üzerinden) lazer ışığının etkisi üzerine çalışma yaptı. Işığın %6’sı omuriliğe ulaştı ve tedavi akson sayısında ve nöron çoğalmasında belirgin artış sağladı. (Bağışıklık hücre aktivasyonunu bastırarak)
Lazer fototerapisinin stem (sap) hücrelerinin ve diğer kültürlü hücrelerin çoğalmasını hızlandırmada faydalı olduğu kanıtlanmıştır. Periferal ve CNS nöronların, ayrıca diğer hücre ve dokuların da rejenerasyonunu stimüle etmektedir.
Omurilik üzerine uygulanan lazer ışınımının ezilmiş periferal sinirin yenilenmesindeki etkisi (2001)
Çalışmanın amacı, alakalı omurilik bölümlerine düşük güçte lazer uygulandıktan sonra ezilmiş siyatik siniri yenilenmesini incelemektir.
Farelerde siyatik sinirinin ezilme yaralanmasından sonra, yara kapanır kapanmaz düşük güçte lazer omuriliğin alakalı bölümlerine uygulandı. 16 mW, 632 nm (kırmızı) He-Ne lazer. Tedavi günde 30dk olacak şekilde 21 gün peşpeşe devam ettirildi.
Zedelenmiş sinir hücrelerinin elektrofizyolojik aktivitesi %90 oranında eski haline geri döndü.
Byrnes et al, 810 nm diyot lazer kullandı. 150 mW. 3000 sn. 0,3 cm2 nokta. 1600 J/cm2 dozunda. Farelerde omuriliğin T9 dorsal hemisection’ında iyileşme ve fonksiyonelliği hızlandırmak için. Akson yenilenmesi ve fonksiyonellikte düzelme görüldü. Data göstermektedir ki, laser ışık terapisi yaralanmış omurilik üzerinde anti-inflamatuar etkiye sahiptir.
Anders et al, farelerde ezilmiş yüz sinirlerinin rejenerasyonu üzerine çalıştı. Çeşitli dalga boylarını karşılaştırdı ve en iyi yanıtı 162 J/cm2 dozunda 633 nm He-ne lazerle aldı.
1997 yılında yapılan bir çalışmada 780 nm, 200 mW lazer 30 dk uygulandı. Günlük olarak. 2 hafta boyunca. Olumlu sonuçlar. Işınlamaya gecikme olmadan başlandı.
Farelerin omurilikleri yaralandı. Yaralanmanın hemen ardından 808 nm lazerle günde 1 kez, 5 gün boyunca ışınlama yapıldı. (Omuriliğe dik açıyla veya paralel olarak) 5. günün sonunda fonksiyonellik testinde lazer grubunda belirgin gelişmeler görüldü.
Yaralanmanın 10. gününden sonra, omuriliğe paralel açıyla lazer uygulanan farelerde lokomotif fonksiyon belirgin bir şekilde gelişme gösterdi. (Dikey ışınlama grubuna göre)
Paralel ışımanın daha iyi bir penetrasyon sağladığını düşünüyoruz.
780-904 nm dalga boyu aralığındaki kızılötesi laserlerin cildin 2-4 cm kadar derinine nufüz etme özelliği vardır. Bu sebeple derin dokulardaki problemlerin tedavisi için (fıtık gibi) daha çok bu dalga boyundaki laserler kullanılır. Kırmızı laserler ise 0,5-1 cm kadar derinliğe inebilir.
Disk herniasyonlarını iyileştirilebilecek mekanizmalara dair bazı araştırmalar vardır. Genel olarak kabul görülmektedir ki, fıtıklı disk parçaları yeniden absorbe olur.(*1-2) Histolojik araştırmalara göre fibrokartilaj yapı gösteren parçaların etrafında bol damarlanmaya sahip granüle dokular bulunmaktadır.(*1) Granüle dokuların içinde hakim olan hücreler fibroblast ve endotel hücreli makrofajlardır.(*2) Bu hücre çeşitlerinin laser terapisinden olumlu etkilendiği görülmüştür. Makrofajların ve fibroblastların stimülasyonu, laser terapisinin disk fıtıklarını nasıl iyileştirdiğine dair birincil mekanizma olabilir.(*3)
IL-1, IL-6 ve TNF-a gibi inflamatuvar işaretçileri de ayrıca fıtıklı disk bölgesinde bulunmaktadır. Bu da artan prostaglandin E2 konsantrasyonuna neden olur. 2 çalışma, laser terapisinin bu prostaglandin E2 konsantrasyonunu etkili bir şekilde azalttığını göstermiştir. (*4-5)
Enflamasyondaki azalma da laser terapisinin fıtıklı diskleri nasıl iyileştirdiğine dair başka bir mekanizma açıklamasıdır.
GaAs is effective in chronic low back pain.
Two abstracxts from Lasers Surg Med. 1998; Suppl. 10, p. 6 1)…2)Effects of low energy laser therapy on herniated lumbar discs.
Gruszka M et al. Gruszka (Buenos Aires) treated 15 patients with one or more protruded lumbar disc herniations with GaAs 904 nm, with a dose of 9J on each point, 20 to 25 points on the lumbar spine and on referred radicular pain points, 3 to 5 times a week during 4 months. Pain was relieved in 100%, gait and neurological signs improved in all patients, EMGs improved and CAT scans showed less protrusion of the herniated discs.
Burada kısaca 1 veya daha fazla fıtıklı bel diski olan 15 hastaya 904 nm dalga boyunda laserin haftada 3-5 kez olarak 4 ay boyunca uygulandığı, hastalarda ağrının 0 geçtiği ve CAT taramalarında da fıtıklı disklerdeki taşmanın azaldığının görüldüğü bildiriliyor.
A Case Study of a Slipped or Herniated Disc
The following is a case study with the successful treatment of a herniated (slipped) lumbar (lower back) disc.
The MRI Scan of the lumbar spine showed a Herniated Disc prior to treatment. A 40 year old woman presented at Abe Orthopedic Clinic with a 2 year history of lower back pain and pain in the left hip and leg, diagnosed as a ruptured disc between the 5th lumbar and the 1st sacral vertebrae.
The condition had failed to respond to conventional treatment methods including pelvic traction, nonsteroid anti-inflamatory drugs and spinal manipulation. The patient under went laser therapy treatment as an outpatient for 7 months with 2 treatments per week, the patient's condition dramatically improved, demonstrated by mobility exercises.
This improvement was confirmed by further MRI scans which showed clearly the normal condition of a previously herniated lumbar 5th and sacral 1st disc.
Burada ise özetle bel fıtığı olan bir hastanın laser terapisiyle başarılı bir şekilde iyileştiği belirtiliyor. 40 yaşında kadın hasta. MRI taramasına göre bel omurgasında tedavi öncesi fıtık tespit edildi. 2 yıldır bel ağrısı, kalça ve bacaklara vuran ağrısı var. L5-S1 arasında fıtık sözkonusu.
Hasta pelvik traksiyon, nonsteroid anti-inflamatuvar ilaçlar ve omurga manipulasyonuna yanıt vermemiş. Hasta haftada 2 kez olacak şekilde 7 ay boyunca laser terapisinden geçiyor. Hastanın durumu belirgin bir şekilde iyileşiyor ve hareket egzersizleriyle de bu görülüyor.
Ayrıca bu gelişme MRI taramasıyla da onaylanıyor ve L5-S1 arasındaki diskin eski normal kondisyonuna geri döndüğü görülüyor.
The dose-response effects of low level laser therapy on pain and range of motion in patients with lumbar disc protrusion
To assess the effectiveness of low level laser therapy on pain and range of motion in patients with lumbar disc protrusion.
A sample of convenience of 45 patients was randomly assigned to 3 groups (n=15) including: High dose LLLT group (Dose= 40J/cm2, age=37/88 ±8/4, mass= 67/42 ±8/6), Low dose LLLT group (Dose= 7J/cm2, age=39/88 ±8/4, mass= 65 ±6/6), and control group (age=39/23 ±8/9, mass=68/94 ±10/5). The study was double blinded and all patients in each group treated with LLLT 3 times per week for 15 sessions. Pain and range of motion were measured pre and post treatment with a visual analogue scale and clinical tests. K-S statistical analysis was used to show normal distribution of data. Between-group comparisons of all data were performed with ANOVA (p<0.05).
Qualitative, anthropometric and quantitative variables revealed no significant differences between the three groups before treatment. The results showed a significant difference in pain and ROM of patients in the low dose LLLT group after treatment (p<0.05). On the other hand, these variables did not reveal any significant differences in high dose LLLT and control groups (p>0.05).
Low dose LLLT may be effective in decreasing pain and improving ROM in patients with lumbar disc protrusion.
DDLT’nin bel fıtığı hastalarında ağrıda ve hareket düzeyi üzerindeki doz yanıtı.
45 hasta. 3 grup. 1. gruba yüksek doz (40 J/cm2), 2. gruba düşük doz (7J/cm2) ve 3. grup plasebo. Düşük doz laser grubunda diğer iki gruba göre ağrıda belirgin azalma ve hareket kabiliyetinde artış gözlemlenmiştir.
Doita M, Kanatani T, Harada T, Mizuno K. Immunohistologic study of the ruptured intervertebral disc of the lumbar spine. Spine, 1996;21(2):235-41. Groenblad M, Virri J, Tolonen J, Seitsalo S, Kaeaepae E, Kankare J, Myllynen P, Karaharju EO. A controlled immunohistochemical study of inflammatory cells in disc herniation tissue. Spine, 1994;19(24) Young S, Bolton P, Dyson M, Harvey W, Diamantopoulos C.Macrophage responsiveness to light therapy. Lasers Surg Med, 1989;9(5):497-505. Lim W, Lee S, Kim I, Chung M, Kim M, Lim H, Park J, Kim O, Choi H. The antiinflammatory mechanism of 635 nm light-emitting-diode irradiation compared with existing COX inhibitors. Lasers Surg Med, 2007;39(7):614-21. Bjordal JM, Lopes-Martins RA, Iversen VV. A randomised, placebo controlled trial of low level laser therapy for activated Achilles tendinitis with microdialysisSağlıklı bir bel sağlıklı omurga kolonu ve omurgaya destek veren kas ve bağlardan oluşur. İnsan bedeninde toplam 33 adet omur bulunmaktadır. Bu omurların birleşmesi ile omurga kolonu oluşur. Her iki omur arasında disk adını verdiğimiz yastıkçıklar bulunmaktadır. Bu yastıkçıklar sayesinde omurga bir taraftan yük çekerken, bir taraftan da her yöne eğilebilir. Ayrıca her iki omur arasında sağda ve solda bulunan deliklerden sinirler çıkarak kola ve bacağa giderler.
Bel bölgesinde toplam beş adet omur bulunmaktadır. Bu omurlar vücudun ağırlığının önemli bir bölümünü taşırlar. Zamanla bu omurların kemiksel yapısı veya disklerinde değişiklikler ve bunun sonucunda ağrılar ortaya çıkar.
Bel ağrısı bir çok nedene bağlı olabilir. Bu nedenlerin arasında bel fıtığı, bel kayması gibi omurga ile ilgili sorunların yanı sıra, duruş bozukluğu, aşırı kilo, kas ve bağlardan kaynaklanan problemler ile romatizmal hastalıkları sayabiliriz.
Proloterapiyi vücudumuzun herhangi bir yerinde bulunan yırtılmış ya da hasar görmüş bağ dokuları ve eklem ağrıları, bel fıtığı, diz burkulması, diz çapraz bağ yaralanması, boyundan kaynaklanan baş ağrısı,boyun sırt ve bel ağrısı, kaburga kırıkları ağrısı, eklemler veya omurga cerrahisi sonrasında devam eden ağrılar, omuz ağrıları ve tendon zedelenmeleri gibi hastalıkların tedavisi için uyguluyoruz.
Bacakta şiddetli uyuşukluk ve kuvvet kaybı yapan bel fıtığı için acil tedavi ya da cerrahi gerekebilir. Bunun dışındaki bel ve bacak ağrıları için birçok ağrı tedavi yöntemi vardır.
Tarafımızdan uygulanmakta olan Proloterapi tedavisi yöntemi 1930′lu yıllardan beri A.B.D’de uygulanmaktadır ve cerrahiye alternatif bir ameliyatsız tedavi şeklidir. Diğer klasik ve natural olmayan ağrı tedavi yöntemlerinin çoğu sadece hastalığın nedenini baskılarken, Proloterapi ağrının nedenini tedavi eder.