PRP Tedavisi Nedir?
PRP, trombositten zengin plazma anlamına gelmekte olup, ingilizce Platelet Rich Plasma ifadesinin kısaltılmış halidir.
PRP kişinin kendisinden alınan az miktarda kanın belli başlı bazı işlemlerden geçirilmesi sonucu trombositten zengin plazmanın elde edilmesi ve aynı kişiye tekrar enjeksiyon yoluyla verilmesi temeline dayanmaktadır.
PRP tedavisinde öncelikli olarak, kişiden 10-20 ml kan alınmaktadır. Uygulama öncesi yapılan doktor muayenesinin ardından, içerisinde özel bir jel bulunan küçük tüpler kullanılarak, kişiden alınan kana santrifüj işlemi uygulanmaktadır. Bu işlemin uygulanmasıyla birlikte, tüplerdeki kan bileşenlerine ayrılmaktadır.
PRP uygulamasında gerçekleştirilen kandaki ayrışma ile, her mililitresinde yaklaşık 200 bin trombosit bulunan kanın kırmızı hücrelerden oluşan kısmı ayrılarak, her mililitresinde trombosit yoğunluğuna sahip bir kan yapısı elde edilmektedir. Elde edilen bu kana, büyüme faktörlerinin daha çok artmasını sağlayacak olan DNA aktivatörleri de eklenerek işlem tamamlanmaktadır. Bu işlem, PRP olarak adlandırılmaktadır.
Gerçekleştirilen özel işlemler sonucu elde edilen trombositten zengin kısım ayrıştırılarak, hedeflenen bölgeye enjeksiyon yardımıyla uygulanmaktadır. Salgılanan büyüme faktörleri ve kollajen sentezi yoluyla, tendon kök hücrelerinin çoğalması sağlanmakta ve kan akımı arttırılmaktadır. Böylece PRP tedavisi yoluyla, pek çok problem ve şikayete sebep olan durumlara, kişinin kendi kanından elde edilen güvenli ve doğal bir yöntemle müdahale sağlanabilmektedir.
PRP tedavisi, maksillofasiyal ve kardiyovasküler cerrahide yaklaşık 20 yıldır kullanılmakta olup, son dönemlerde kas iskelet sistemi yaralanmaları tedavisinde de uygulanmaya başlanmıştır. PRP tedavisinde kullanılan plazmada bulunan zengin nitelikteki trombositler, kanın pıhtılaşmasıyla ilgili işlevlerinin yanı sıra, doku hasarının iyileşmesini sağlayan büyüme faktörleri de salgılamaktadır. Bu bakımdan PRP, doku hasarının tedavisinde etkin ve başarılı şekilde kullanılan bir uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır.
PRP Uygulamasının Etkileri Nelerdir?
PRP uygulaması, ilk başlarda daha çok kozmetik ve anti-aging tedaviler amacıyla kullanılmış ancak yakın dönemde doku hasarlarının tedavisinden kas iskelet sistemi hastalıklarına kadar pek çok alanda başarılı şekilde uygulanmaya başlanmıştır.
- Cilde esneklik ve parlaklık kazandırmaktadır.
- Yeniden canlandırıcı ve yapılandırıcı etkileri söz konusudur.
- Cilt altı dokusunda, derinin tüm yaşamsal işlevleri desteklenmektedir.
- Saçları güçlendirerek saç dökülmelerini önlemektedir.
- Yaşlanmaya bağlı olarak meydana gelen kırışıklık ve çöküntüleri önlemektedir.
- Yara ve deri hasarı durumlarında derinin yeniden yapılandırılmasını sağlamaktadır.
- Lazer gibi uygulamalar sonrası ciltte meydana gelen hasarların hızlı şekilde yapılandırılmasını sağlamaktadır.
- Aşil tendonu kopmasına ameliyatsız çözüm sağlamaktadır.
- Medikal estetikte, yüz, el, kol, bacak içleri, boyun ve dekolte gibi bölgelerde kullanılmaktadır.
- PRP uygulaması ağrıların tedavilerinde de etkili sonuçlar sağlamaktadır.
PRP Tedavisi Hangi Alanlara Uygulanmaktadır?
Normal şartlarda dokularımızda bir hasar oluştuğu zaman, vücutta ortaya çıkan reaksiyon doğrultusunda plateletler bu bölgeye toplanmakta ve böylece onarım süreci başlamaktadır. Hasarsız dokularda ise plateletler az sayıda bulunmakta ve aktif olmamaktadır. Bu bakımdan PRP uygulamasının gerçekleştirildiği dokudaki platelet sayısında 2-4 misli artış meydana gelmekte ve bu plateletler uygulamanın oluşturduğu hafif hasarla birlikte aktif hale gelmektedir. Böylece PRP’nin uygulandığı alanın rejenerasyonu için etkin ve güvenli bir seçenek sağlanmaktadır.
- Cilde uygulanan PRP tedavisi; sonrasında, parlak ve sağlıklı bir görünüm sağlanabilmektedir. Ciltte meydana gelen; sarkmalar, kırışıklıklar, elastikiyet kaybı, kolojen azalması gibi sorunların yanı sıra, göz altı morlukları ve cilt beyazlatma işlemleri için de uygulanmaktadır. Ayrıca, özellikle gebelik döneminde ortaya çıkan leke tedavilerinde, PRP etkili bir uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır. Ciltte pek çok alanda iyileşme gösteren PRP uygulaması, aynı zamanda yenilenmeyi harekete geçiren niteliği bakımından, akne ve yara izlerinin tedavisinde etkili bir rol oynamaktadır.
- Kronik şekilde iyileşmeyen yara durumlarında PRP tedavisi; etkili ve hızlı sonuçlar sağlamaktadır. Kanın trombosit bakımından zengin yapısı, doku hasarının iyileşmesini sağlayarak, kronik bir duruma dönüşen ve iyileşmeyen yara tedavilerinde etkili bir yöntem olmaktadır. Doku hasarının hızlı ve etkili tedavisi, trombositler bakımından zengin olan uygulama yoluyla sağlanabilmekte ve iyileşmeyen yaralarda iyileşme sağlanabilmektedir.
- Selülit ve çatlak durumlarında PRP tedavisi; selülit ve çatlaklarda, PRP uygulamasıyla, dokularda yenilenme sağlanarak bu durumlar ortadan kaldırılabilmektedir.
- Saç dökülmelerinin durdurulması ve saç sağlığının korunması açısından PRP tedavisi; saç köklerinde sağlıklı doku oluşması ya da çeşitli nedenlerle travmalar sonucu sağlıksız hale gelen saç dokularının yeniden yapılanmasını sağlamak için PRP tedavisi uygulanmaktadır. Saç sağlığı, sahip oldukları dokuların ve saç köklerinin sağlığından bağımsız tutulamayacağı için, saç kökleri ve saç dokularının yenilenmesini sağlayan PRP tedavisi, bu durumlarda önemli bir yere sahiptir diyebilmekteyiz.
- Eklem ve kas hastalıklarında PRP tedavisi; hızlı ve başarılı sonuçlar sağlamaktadır. Eklem ve kas hastalıklarında temel problem, dokularda meydana gelen hasarlardan kaynaklanmaktadır. Bu problemlerin hastalığa dönüşmesine sebep ise, dokulardaki bu hasarlarda iyileşme sağlanmamasıdır. Trombositler, doku hasarının iyileşmesini sağlayıcı özellikteki büyüme faktörlerini salgılama görevleri ile PRP, eklem ve kas hastalıklarının tedavisinde etkili bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır.