Hacamat uygulaması, tamamlayıcı ve geleneksel bir tedavi yöntemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Son dönemde ilaç tedavisinden çok tamamlayıcı tedavilere yönelme eğilimi görülmesiyle ise, hacamat uygulaması daha fazla tercih edilen ve uygulanan bir yöntem haline gelmiştir.
Günümüz koşullarında gerçekleştirilen araştırmalara göre, İngiltere’de halkın üçte biri, Amerika’da ise halkın ortalama olarak yarısı tamamlayıcı tedavileri kullanmaktadır.
Hacamat uygulaması, dünyanın farklı bölgelerinde konvansiyonel tedaviye cevap vermeyen ya da kronik hastalıkları bulunan kişilerde uygulanmakta olan bir tamamlayıcı bir tedavi yöntemi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Hacamat Uygulaması Kimler İçin Uygun Değildir?
Hacamat uygulaması belli başlı bazı durumların gözlemlendiği kişiler için gerçekleştirilmesi uygun olmayan nitelikte işlemlerdir. Bu durumların bulunduğu kişileri şu şekilde sıralayabilmekteyiz;
- İleri derece kansızlık problemi bulunan kişiler; hacamat uygulaması temel olarak kan dolaşımının sağlıklı hale gelmesini ve kanda oluşan toksinlerin atılmasını amaçlamaktadır. Kan dolaşımını ve toksinlerin atılmasını sağlamak amacıyla ise, uygulama sırasında belli başlı vücut bölgelerinde kesiler yapılmaktadır. Hacamat uygulamasında oluşan kesiler yoluyla atılan kanın, kişide mevcut olan kan değerlerini ve kan miktarını etkilemeyecek nitelikte etki gösterebilmesi için ileri derecede kansızlık sorunu bulunmaması gerekmektedir. Bu bakımdan hacamat uygulaması, ileri derece kansızlık problemi bulunan kişilerde uygulanmamaktadır.
- Metastaz kanser gözlemlenen kişiler; metastaz, kanserin kaynağını aldığı organdan uzak bir alana yayılmış olduğu anlamına gelmektedir. Bu sebeple, metastaz kanseri, ilerlemiş nitelikte kanser hastalığı olarak tanımlayabilmekteyiz. Hacamat uygulaması, metastaz kanser hastalarında, yani vücuda yayılımı ilerlemiş olan kanser hastalarında uygulanamamaktadır.
- Diyaliz hastaları; böbrekler fonksiyonlarını yerine getiremediği için yoğun olarak ilaç kullanmak durumundadır. Katı diyetler uygulanan ve su tüketimlerinde kısıtlamaya gidilen diyaliz hastalarına hacamat uygulaması yapılmamaktadır.
- Hemofili hastalığı bulunan kişiler; hemofili, kanın pıhtılaşmasıyla ilgili ve daha çok kalıtsal olarak aktarılan bir hastalıktır. Hemofili hastalarında, kan normal nitelikte pıhtılaşma gösterememekte ve herhangi bir yaralanma durumu söz konusu olduğu takdirde, normalden daha uzun süren kanamalar gözlemlenmektedir. Hemofili hastalığı bulunan kişilerde, hacamat uygulaması için belli bölgelere gerçekleştirilen kesiler yoluyla atılması amaçlanan kan miktarı fazla olabilmekte ve kişide meydana gelen kanamaların uzun sürme ihtimali ciddi hayati tehlikeler oluşturabilmektedir. Bu bakımdan hacamat uygulaması, kanın pıhtılaşması sorunu bulunan hemofili hastalarına uygun nitelikte bir uygulama değildir.
- Yeni ameliyat olmuş kişiler; ameliyat sonrası vücutta komplikasyonlar oluşma ihtimali yüksek kişilerdir. Ameliyat sonrası vücut daha hassas ve istenmeyen komplikasyonlara daha açık nitelikte olduğu için, hacamat uygulaması yapılması uygun değildir. Temel olarak hacamat uygulamasının gerçekleştirilebilmesi için, işlemin yapılacağı bölgelerde herhangi bir yara durumu söz konusu olmamalıdır.
- Trombosit düşüklüğü olan kişiler; trombositler, kandaki yenilenme niteliğini arttırmakta ve dokularda iyileşmeyi hızlandırmaktadır. Trombosit düşüklüğü bulunan kişilerde, kan kaybı durumlarında yenilenme ve dokularda meydana gelen (küçük nitelikte de olsa) hasarların iyileşmesi daha uzun sürebilmektedir. Kan değerlerinde olumsuz değişimler meydana gelmemesi ve kan niteliğinin kötü etkilenmemesi amacıyla, trombosit düşüklüğü olan kişilerde hacamat uygulaması uygun görülmemektedir.
- Adet döneminde olan kadınlar; vücuttan belli miktarda kanın atıldığı, kan ve hormon değerlerinin değişim gösterdiği dönemlerde, hacamat uygulamasına uygun nitelikte yapıya sahip olmamaktadır. Bu bakımdan adet dönemindeki kadınlara hacamat uygulamasının gerçekleştirilmesi uygun değildir.
Hacamat uygulaması temel olarak kan ve cilt problemleri olmayan kişilerde uygulanabilmektedir diyebiliriz. Bu bakımdan, sedef hastalığı, egzama problemi ya da hacamat uygulanacak cilt bölgesinde yarası olan kişilere, bu işlemler gerçekleştirilememektedir.
Hacamat Uygulamasına Dair Önemli Raporlar
Tamamlayıcı ve geleneksel bir tedavi yöntemi olarak karşımıza çıkan hacamat uygulaması, çok eski dönemlerden beri kullanılan bir yöntemdir. Bu bakımdan hacamat, kullanımı ve uygulamayla birlikte gözlemlenen sonuçları bakımından önemli raporlar bulunan bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır.
Günümüz koşullarında gerçekleştirilen araştırmalar doğrultusunda, hacamat tedavisinin uygulanma oranı Norveç, Amerika, Almanya, Danimarka, Mısır, Hindistan, Çin ve Suudi Arabistan gibi pek çok ülkede artış göstermiştir.
Harvard Tıp Fakültesi’nin yakın zamanda ortaya koyduğu rapor; hacamat ve akupunktur tedavilerinin, kronik şiddetli ağrı şikayetleri bulunan çocuklarda oldukça etkili olduğunu belirtmektedir.
Kuru hacamat uygulaması, daha çok uzak doğu ülkelerinde yaygın olan bir işlemdir. Yaş hacamat tedavisi ise, daha çok Orta Doğu ve Orta Avrupa ülkelerinde uygulanmaktadır.