Proloterapi Hakkında Bilinmesi Gerekenler
Proloterapi sonucu değil sebebi tedavi ettiği için...
Eklemleri meydana getiren her kemiğin ucunda, kemiğin üzerini örten kıkırdak doku bulunmaktadır. Kemikler arasındaki bu kıkırdak doku, kaygan bir yüzey oluşturarak kemiklerin birbirine sürtünmesini engellemekte ve eklemlerin sistematik hareketlerinin kolaylıkla gerçekleştirilmesini sağlamaktadır.
Zamanla ve yaşın ilerlemesiyle birlikte, kıkırdak yapıda değişim gerçekleşmekte, yaşlanma ve hasar meydana gelmektedir. Kıkırdağın hasar görme oranı, kişiden kişiye değişiklik gösterebildiği gibi fazla yüklenilen, kötü kullanılan eklemlerde kıkırdağın hasar görmesi daha kolay gerçekleşebilmektedir.
Eklemlerin temel yapısında bulunan kıkırdak dokuda hasar oluşması ve doku kaybı yaşanması kireçlenme olarak tanımlanmaktadır. Eklemlerde hasar ve kıkırdak kaybı, dejenerasyonla ilerleyen ve işlev bozukluklarını da beraberinde getiren kireçlenme hastalığıyla kendini göstermektedir.
Kıkırdak hasarı ile birlikte eklem zarları tarafından salgılanan sıvı normal özelliğini yitirmekte, kireçlenmeye bağlı olarak ortaya çıkan eklem hasarı daha ileri seviyelere ulaşmaktadır. Bu bakımdan kireçlenme, kıkırdak hasarının yanı sıra eklem sıvısında yetersizlik meydana gelmesi ya da sıvının özelliğini yitirmesi olarak da tanımlanabilmektedir.
Genellikle diz ve kalça eklemlerinde meydana gelen kireçlenmeler, günümüz yaşam koşullarında sıklıkla karşılaşılan durumlar arasında bulunmaktadır.
Kireçlenme kıkırdak dokuda eklem hasarı ve yoğunluğun azalmasıyla meydana gelmekte, en belirgin olarak eklemlerde ağrı ve eklem tutukluğuyla kendisini göstermektedir. Bu bakımdan kireçlenme durumlarında ortaya çıkan bulgu ve belirtileri şu şekilde sıralayabilmekteyiz;
Kireçlenmenin en önemli belirtisi olarak karşımıza çıkan ağrı, başlarda hareketlerin kısıtlanmasına sebep olacak şiddette değildir, ancak ilerleyen süreçte ağrı ve tutukluk hissiyle beraber hareketlerde kısıtlanma meydana gelmekte, bu durum kişinin aktivitelerini azaltarak eklem aralığının iyice daralmasına sebep olmaktadır.
Proloterapi, etimolojik olarak proliferasyon kelimesinden oluşmakta ve ‘yenilenme tedavisi’ olarak tanımlanabilmektedir.
Zayıflamış, hasarlı, yıpranmış, aşınmış, gevşemiş ve temel fonksiyonlarını gerçekleştiremeyecek nitelikte gücünü kaybetmiş olan tendon, ligament ve eklemlerde, enjeksiyon yöntemiyle yenilenme ve güçlenme sağlanması amaçlanan tedavi uygulamalarıdır.
Proloterapi uygulamasıyla, hasarlı ve gücünü kaybetmiş nitelikteki tendon, ligament ve eklemlere, hücre ve dokuların yenilenmesini sağlayan (proliferatif) ve tahriş edici (irritan) solüsyonlar enjekte edilmekte, böylece bu dokularda yenilenme oluşturularak eski gücüne kavuşturulması sağlanmaktadır.
Proloterapi tedavisinde uygulanan tahriş edici ve hücre yenileyici solüsyonlar, uygulandıkları bölgede inflamatuar bir süreç meydana getirmekte ve böylece vücuttaki iyileştirici hücrelerin hasarlı dokuya toplanmasını sağlamaktadır. Bu durum aslında, sağlıklı bir vücutta bulunan iyileşme mekanizmasının tetiklenmesi ve harekete geçirilmesi sürecidir.
Kireçlenme sebebiyle ağrı oluşan bölgelere enjekte edilen solüsyonlar, bu bölgede hasar oluşan dokularda yenilenme sağlamakta ve yenilenmeyle beraber dokular eski gücüne kavuşmaktadır. Proloterapi uygulamasıyla kireçlenme tedavisinde yaşanan gelişmeleri ve etkileri şu şekilde sıralayabilmekteyiz;