Fibromiyalji-Beslenme İlişkisi
Fibromiyalji, kişinin yeterince uyuması ya da dinl...
Kardiyoloji Uzmanı
1995 Hacettepe İngilizce Tıp Fakültesinden mezun oldu. 2000 yılında İzmir 9 Eylül Üniversitesinde Kardiyoloji İhtisasını tamamladı. Biorezonans, Homeopati, Nöralterapi, Bach Çiçekleri Terapisi, Psiko Kinezyoloji ve EFT gibi tamamlayıcı Tıp dallarını da uygulamaktadır.
Bağırsağımızı doğal olarak milyarlarca bağırsak florası bakterileriyle paylaşırız. Laktobasiller, bifido bakteriler, koli basilleri ve daha birçoğu, bağırsak mukozamızda uyum içinde beraberce yaşar. Besin maddelerimizin artıklarından yararlanır ve bunun karşılığında iyi bir sindirim yapmamızı sağlar, besin ve vitamin alımını kolaylaştırarak bağışıklık sistemimizi uyarırlar. Bağışıklık sistemimizin %70 i bağırsakta yerleşmiş olan lenf bezlerindedir!
Maya mantarları, özellikle candida albicans ve diğer candida türleri de, az miktarda bağırsak florasında bulunur. “Faydalı” bağırsak bakterileri onları kontrol altında tutar.
Fakat başta antibiyotikler olmak üzere bazı ilaçlar, şekerli beslenme alışkanlığı, alerjiler ve ağır metal yüklenmeleri bağırsak florasındaki bu dengenin bozulup candida mantarlarının kontrolsüz bir şekilde bağırsak florasında çoğalmasına sebep olabilmektedir. Bu durumda bir bağırsak mikozu, yani bağırsağın maya mantarlarınca istilası, söz konusudur. Mantarlar beyaz un ve beyaz şekerle beslenir ve hızla çoğalırlar. Sizin kan şekerinizi düşürerek hipoglisemi bulguları olan odaklanma güçlüğü, asabiyet, el ayak titremesi, ter boşanması, yorgunluk ve tatlı açlığına yol açabilirler. Candida mantarları metabolizmaları gereği çeşitli toksinler ve alkol üretir. Bu ise bağırsakta gaz oluşumuna yol açarak şişkinlik, kramp ve düzensiz dışkılamaya sebep olur. Bağırsak lenf bezleri de zehirlenerek bağışıklık sistemin daha da zayıflamasına yol açar. Bu durum organizmada enfeksiyona eğilim ve savunma zaafıyla kendini gösterir. Toksik maddeler bağırsak duvarından kana geçerek önce en önemli detoks organımız olan karaciğere ulaşır.
Burada bir kısmının zehirli etkisi yok edilir ama bu işlem sırasında karaciğer çok yorulur. Yok edilemeyen toksik maddeler diğer organlara giderek kronik yorgunluk, eklem ağrıları, baş ağrısı, konsantrasyon bozuklukları, hafıza kaybı yada depresif ruh hali gibi semptomlara yol açabilir. Alerjilerin ortaya çıkması ya da şiddetlenmesi kolaylaşır. Özellikle besin alerjileri yanında cilt egzaması, akne, sinüzit ve bronşiyal astım da görülebilir.
Daha nadir olarak görülebilen ise candida mantarının bağırsak florasının dışında yayılıp pek çok rahatsızlığa sebep olabilmesidir. Özellikle çok can sıkıcı rahatsızlıklarınız olduğu halde hekiminiz herhangi bir sağlık probleminiz olmadığını söylüyorsa, şikayetlerinizin candida mantarı kaynaklı olma ihtimali oldukça yüksektir.
Candida Mantarına karşı korunmak için öncelikle kontrolsüz ve aşırı ilaç kullanımından (en başta antibiyotik, kortizon ve hormon ilaçları) uzak durmak; mantarı besleyen şeker ve mayalı ürünlerden, özellikle de alkolden sakınmak önemlidir.
Ayrıca eski peynir, beklemiş fındık, ceviz, kuru incir gibi kuruyemişler de barındırabildikleri küflerden dolayı mantarı besleyebilir.
Bağışıklık sisteminizi güçlendirip bağırsak floranıza destek olmak için öğünlerinizi taze sebzeler, tam tahıllı ürünler, baklagiller, balık, ve organik kümes hayvanları gibi sindirimi kolay protein kaynaklarından oluşturun. Mantar enfeksiyon tedavisinde asitli gıdalar olan kırmızı et ve peynir tüketiminin kısıtlanması, yukarıda belirtilen alkali besinlere ağırlık verilmesi önerilmektedir.
Bedeninizden toksinlerin atılabilmesi için her gün mutlaka, en az 8 bardak su içmeyi ihmal etmeyin.
Bu şekilde bağırsaklarınızdaki denge tekrar sağlanmaya ve mantar miktarı normal seviyesine inmeye başladıkça bağırsaklarınız sakinleşir, cildiniz düzelir, hipoglisemiye bağlı bulgular kaybolur, bedeninizdeki toksik yüke bağlı bulgular geriler ve eski enerji ve canlılığınıza kavuşurken yaşam sevinciniz artar.